Televizyonlarda yayınlanan ve giderek sayıları artan ve korku fırtınası durumunda olan televizyon dizileri, toplumun gelenek ve göreneklerini her geçen gün hızlı bir şekilde tehlikeye düşürdüğü gibi küçük yaşta olan çocukları da uçurumlarla karşı karşıya getiriyor.
Toplumsal araştırmalar yapan sosyolog Berivan Bulut mafyatik dizilerin toplumun geleneklerini, çıkılması zor olan karanlıklara sürüklediğini belirterek bir an evvel bu sorunun önüne geçilmesi gerektiğini söyledi.
“Eskiye özlem”
Berivan Bulut, yapılan araştırmalara göre, başta Hababam Sınıfı film serileri olmak üzere birçok eski filmin herkes tarafından defalarca kez izlenilmesine rağmen her izlendiğinde ilk kez izleniyormuşçasına güldürdüğü ve keyif verdiğini tespit ettiklerini ifade etti.
Toplumun eski filmleri izlemesinde eskiye özlem ve özüne dönük olduğunun altını çizen Bulut, “Burada bir özlem, bir hasret kalma durumu söz konusu. Bu özlemi maalesef çok az insan fark eder. Peki, bu özlem neyin özlemi? Bence bu özlem Hababam Sınıfı’nda gördüğümüz samimiyetin, içtenliğin, saflığın ve dürüstlünün özlemi..! Az da olsa toplum olarak bu özlemin bu eksikliğin peşine düşüp düşünseydik bir nebze medyanın geldiği ‘cehennemlik’ noktayı görebilirdik. Evet, günümüz medyasının geldiği nokta ile tam anlamıyla ‘cehennemi’ yaşamaktayız. Bu nedenle eskiyi ve eskinin bütün yapıtlarını özlemle izliyoruz. Bu özlemi gidermenin yolu günümüzün doğru tabiri ile ‘mafyatik dizileri’ izlemekle mümkün değildir. Bu toplum yavaş yavaş ve sindire sindire bulunduğumuz noktaya getirildi; ‘Hayat Sevince Güzel’ ‘Hayat Bayram Olsa’ denilen cümlelerden intikam dolu mafyatik cümlelerin kurulduğu bariz bir şekilde ortada” dedi.
“Kadına şiddet ve çocuk istismarına katkı sunuyor”
Medyanın toplumu yönlendirme ve üzerindeki etkilere dikkati çeken Berivan Bulut, “Her bilinçli vatandaş bilir ve bu kesinlikle yadsınamaz bir gerçektir. Toplumumuzda duymaya görmeye alıştırıldığımız cinayet vakaları, kadına şiddet vakaları, çocuk istismarı ve daha sayamadığım nice kötülüklerden bıkmış olmamıza rağmen bunun nedenini düşünmeyi çok az insan akil eder” diye konuştu.
Bu durumların üzerinde medyanın etkisi olduğu gerçeği inkâr edilebilir mi? Edilemez.
Daha küçük yaşlarda farklı şeylerle uğraşması gereken çocukların, izledikleri ya da maruz kaldıkları mafyatik dizilerin etkisiyle orda izledikleri karakterlere büründüklerin gözlemlediğini hatırlatan Bulut, şöyle dedi:
“Bunu evde sokakta okul da her yerde gözlemledim”
Bu tehlikeyi nasıl olurda göz ardı edebiliriz? Bu durumda gerçek hayatta yaşadığımız ya da tanık olduğumuz cinnet haberleri, işkenceli şekilde cinayet vakaları, kadın cinayetleri, çocuk istismarı ve cinayetleri, izlenilenin, yıllardır maruz kalınanın etkisiyle bürünülmüş cahil ve özenti bir kabadayılıktan başka bir şey değildir. En önemlisi bireyin bu rolü benimsemesi de medyanın etkisidir, medyanın bu rolü benimsetmesidir. Yıllardır maruz kaldığımız bu dizilerde aslında sözde iyi bir kişiliğe sahip olduğuna inandırılan başrolün hayata başkaldırış olarak benimsediği silahlı, kanlı, sopalı ve korumalı psikopatik ruh, topluma izlettirilip, benimsettirilip sevdiriliyor.
Bir insan silahla, intikamla, kanla asla ama asla iyi bir kişilik olamazlar. İnsanları kandırmayı bırakın artık.
Bu yapımlardan etkilenmenin sadece çocuklarda olduğunu düşünmeyiniz. Bu etkilenme eşlerimizde, gençlerimizde, çocuklarımızda ve bütün kesimlerde görülüyor maalesef.
Havalı bir mafya babasının büründüğü “devletimi, ailemi koruma” rolü neredeyse kutsallaştırılarak topluma sevdirilmeye çalışılıyor. Bu kabul edilemez efendim, bir devlet bir aile silahla, intikamla, kanla korunmaz.! Rantları ve reytingleri için ne yayınladıklarının farkına varmayan kanallar ve yapımcılar eserlerinden nasıl olurda rahatsızlık duymazlar, nasıl. Olurda bu kadar vahşi dizileri insanlara sevdirip benimsetmek için yarış haline girerler anlamak çok zor doğrusu. Gözümüzün önünde sevdirilen bu karakterlerin bir oyuncakmışçasına ellerinde kullandıkları silahı, bıçakları, hatta bombaları ve nicesi süslü hikâyelerle topluma sevdirmeye çalışmak akıl karı değil. Bir toplum gözünün önünde kırdırılan ayaklar kemikler, uçurulan kafalar, parmaklar ve içinde bin bir düzenbazlığın geçtiği küfürlerin uçuştuğu sahnelerle düzelmez sevgi toplumu olmaz efendim. Ardı arkası kesilmeyen mafyatik dizilerinizden bıktık! Bu kanlı meydanlar bizim kültürümüz ve görmek istediklerimiz değildir. Senaryolarınızı ve mafyalik dolu bilinçaltınızı çekin bu toplumun üzerinden . Bizim iyiyi, dürüstlüğü, sevgiyi, saygıyı, işleyen yapımlara ihtiyacımız var…”